reklam
reklam
DOLAR 32,5038 % 0.08
EURO 34,7826 % -0.12
STERLIN 40,2943 % -1.04
FRANG 35,7169 % 0.28
ALTIN 2.499,53 % 0,61
BITCOIN 2.125.996 -1.028
reklam
Suna ZEYTUN TÜM YAZILARI

TAMER YAZAR KÖŞE

Yayınlanma Tarihi : Google News
TAMER YAZAR KÖŞE
reklam

 

 

Sorun, Qral û Travis miydi?

Anlatanların Kürt olması mı?

 

1950’li yıllarda Amerika’da yaşayan, işsiz ve huysuz biri olarak bilinen Travis Pine, ülkede yaşanan KRİZLERİN ve YOZLAŞMANIN sorumlusu olarak gördüğü Amerikan Başkanına mektuplar yazmaya başlar… ABD Başkanının, bu mektuplardan dolayı psikolojik sorunlar yaşamaya başlaması üzerine, FBI Ajanı Tom Walker, artık mektup yazmamaya ikna etmek için Travis Pine’ı ziyaret eder… Travis ve Walker’ın pazarlığı, YOZLAŞMAYI gözler önüne sererken, oyunu politik bir hal almasına da neden olur…

 

Şimdi, BU DA NE diyeceksiniz, haklı olarak !

 

Kürtçeye çevrilen ‘Kral ve Travis’ oyunundan…

 

Konu Amerika olsa iyi de…

 

Ya Amerika derken, aslında Türkiye’den bahsedildiği düşünülecek olursa !? Oyun, Amerika’daki kirlenmenin ve yozlaşmanın politik çerçevesini resimlemeye çalışırken, ya bu durum, Ankara’nın kirlenmişliğini de bir şekilde gündeme taşırsa !

 

Hele hele oyunu, Kürtler ve de Kürtçe sahneye koyuyorsa en çok da…

 

Sene olmuş 2024 ve bizler hala, hayatı birbirimiz için ne kadar zorlaştırabileceğimizin peşindeyiz !

 

Kürtçe’yi konuşamazsın…

Lazca bir şeyler paylaşamazsın…

Süryani dilinde tebrikte bulunamazsın ama,

 

…Türkçe her haltı yiyebilirsin !

 

Hatta sabahtan akşama kadar +18 konuşabilir, birbirinizle kavga bile edebilirsiniz !

 

Peki, sonra ?

 

Bir zamanlar, BİZİMKİLER diye bir dizi vardı, hatırlarsınız ! Ben, bugün bile her bölümünü keyifle izliyorum… O dönemin politik yolsuzluklarını, hayat pahalılığını, vatandaşın ay sonu hesabının çıkmaz yollarını, rüşvet yiyen siyasetçileri, hortumlanan bankaları, kayıp kredileri, her gün gelen zamları en açık dille senaryosunun içinde paylaşırdı ve Ankara’da hiç kimse kalkıp da ne diziyi yayından kaldırmayı düşünür ne de hayatın mutlu / mesut yalan hallerini aynı dizinin senaryosu içinde halka dayatma yollarına gitmezdi !

 

Aşk Olsun, Beyoğlu Beyoğlu, Deliler, Dün Bugün, Reklamlar ve Yasaklar gibi, salonlara sığmayan seyirci kitlelerine karşı sahnelenen, Zeki Alasya / Metin Akpınar tarafından şekillenen, her daim muhalif ve sözünü esirgemeyen Devekuşu Kabare de öyleydi… Süleyman Demirel’den Necmettin Erbakan’a, tüm siyasileri espri konusu yapar, yanlışlarını sahneden seyirciye aktarır, eleştirir, onları halka şikayet eder, güldürür, düşündürürdü ! Onların da sahnesi yıllarca bu şekilde sürdü… Ne kapılarına kilit vuruldu, ne haklarında davalar açıldı, ne de gözaltı ya da tutuklama yaşadı hiç biri…

 

Demem o ki, 1990 yıllardan sonra kalkan Kürtçe yasağının, sene 2024, hala öyle ya da böyle devam ediyor olması, 40 FIRIN hikayesindeki demokrasimizin açlığının da bir işareti belki de !

 

Net olan bir şey var ki, yasakları doyurmuşuz sadece, ögürlükleri serbest bırakacağımıza…

 

Yine de merak etmiyor değilim… !

 

Qral û Travis / Kran ve Travis oyununda,

 

…sahnede fotoğrafı asılı kişi, Amerikan Başkanı Donald Trump yerine, Türkiye’nin partili cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olsaydı, anlatılan tüm o kirlenmişliğin ve yozlaşmanın zirve yaptığı yer de Washington yerine Ankara olsaydı, ne olurdu ?

 

Şimdi bile, ACABA BİZE Mİ GÖNDERME YAPIYOR BU KÜRTLER 🙂 diyenler, bu defa oklar direkt onları gösterseydi, ne yapardı ?

 

Keşke, bunu diyebilecek kadar özgür bir ülkenin sanatçılarının elinde olsaydı tüm o sahneler, ama onları konu bile etmeyen bir oyundan nem kapacak kadar tedirgin ve kendi topraklarının bir dilinden korkacak kadar güvensiz siyasetçilerin elinde böylesine heba olmasaydı !

 

 

reklam